=ELİF= HERYERDE HER ŞEYDE HERKESTE, HİÇBİR YERDE GÖRÜNMEYEN
DOKUNULMAYAN BULUNMAYAN BİLİNMEYEN HİÇTİR. TÜM VARLIĞIN İÇİNDE OLUP YOK OLANDIR HİÇTİR ÖYLE BİR HİÇ Kİ ULAŞILMASI GÜÇ OLANDIR.....
_____________________________________________________________
Elif, Lam, Mim… Elif eğildi, Lam oldu… Lam büküldü, Mim oldu…
Kıyamdayken Elif’ti… Rükua eğildi, Lam idi… Secdedekine Mim dedi…
Elif’ten geldin, Lam’dan geçtin, Mim oldun!
_____________________________________________________________
Elif hayattır.Aldığım her nefesin anlamıdır.
Elif zamandır.Onsuz geçen her saniye asırlara bedeldir.
Elif acıdır.Yürekte hiç geçmeyen
Elif hayatın anlamıdır.
Elif hiç bitmeyecek sevdamın adıdır.
Elif aşktır.....
_____________________________________________________________
elif ilktir
elif yek'tir
elif herşeyin başıdır
elif ' adı kendinde ' saklıdır......
_____________________________________________________________
Elif Urdu ve Hibru dillerinde 'BiN I$IK', 'aydinlik olan', 'guzel, isik sacan kadin' anlamina gelmektedir! i Elif Urdu ve Hibru dillerinde 'BiN I$IK', 'aydinlik olan', 'guzel, isik sacan kadin' anlamina gelmektedir!.....
_____________________________________________________________
Elif başlangıçtır, Elif ilktir, DİMDİK olandır, BAŞ EĞMEYENDİR!!!.
_____________________________________________________________
elif tektir ,sadedir uzun ve ince anlamlıdır güzellikte kaybolmaktır elif ,kendini bulmaktır anlama anlam katan isimdir ayrıca kuran alfabesinin ilk baş harfidir keşke hersey ELİF olsa...
_____________________________________________________________
Elif demek zulme karşı kıyama kalkmak baş kaldırmaktı.
Elif demek doğruluk demekti. Söze yalan katmamaktı. işe hile katmamaktı.
Elif demek, dik durmaktı ama Allah'ın emri geldiği vakit, Dal gibi ruku, Mim gibi secdeye kapanmaktı....
_____________________________________________________________
ELİF
hurufattan olmakla...
bizdendir de...
muvakkat sükûtların ilk hıçkırığıdır ki mebde-i eseftir ve dahi mead-ı hüzün...
derim ki kalemde bir eliflik vardır...zira ki muhayyel bir doğru parçasıdır o...mücessem hali belki de kalem elifin...ve dahi görürdüm hep kalemdeki elif iştiyakını...ve dahi öğrettilerdi ilk harf eliftir...ve dahi elif Padişah'ın tuğrasıdır...
sonra...
elif büker dudaklarını nûn olur...
elif kervan olur, sin olur...
elif hıçkırarak ağlar şın olur...
elif secde eder mim olur... (en çok mim olmayı sever ve mim olmayı özler.. mimde kalmayı ve mimde kaybolmayı...belkide mim ile mimlenmeyi ister..kimbilir?)
elif aşık olur lam-elif olur...
elif hurufattan olmakla...
bizdendir de...
___________________________________________________________
Elif olmak zordur
Çünkü elif olmak;
Yuvarlak bir dünyada dik durmanın
Dik ve önde
Belki acıyla
Ama vazgeçmeden durmanın
Dünya ne kadar dönerse dönsün
Olduğu yerde kalmanın adıdır elif olmak
Kaç silah varsa elife çevrilir
Elif hep olduğu yerdedir
Silahlar patladığında ilk vurulan eliftir
Zordur elif olmak
Elif olmak hep vurulmaktır
Elif olmak elif olmaktır
Ne B, ne T, ne S
Elif
Yalnızca elif
Elif demeden hiçbir şey denilemez
Ben elif dedim
Artık her şeyi söylebilirim....
(mevlana idris)
http://nedir.antoloji.com/elif/ adresinden alınmıştır. böyle bir günde beni bu denli mutlu eder miydi başak birşey bilmiyorum. meğerse ben gerçekten "elif"mişim....
30 Eylül 2008 Salı
29 Eylül 2008 Pazartesi
İYİ BAYRAMLAR..

Yoksunuz....Yoksun olmak değil yok olmaktan türeyen yoksunluk...Hepinizin birden yok olması haksızlık gibi görünse de bana umarım hepiniz olduğunuz yerlerde mutlusunuzdur.Elbette bu sadece bana yapılan bir haksıızlık değil, elbette bu adaletsizlik sadece bana değil,üzgünüm ben yine bencilce düşündüm,sizi katmadım hesaba.Oysa size yapılan haksızlık çok daha fazla değil mi.
Bu kaçıncı yalnızlığım , bu kaçıncı sensizlik, sensizlik, sensizlik ve sensizlik.... Neredesiniz? Hani nice nice yıllarda mutlu beraber olacaktık , hani nice nice bayramlarda hep beraber olacaktık ? Nerede peki bu dileklerin kabulü? İşte bir bayram daha geldi çattı hani beraber ettiğimiz bayram sabahı kahvaltıları, hani ilk bayram günü toplandığımız akşam yemekleri , hani kırmızı beyaz straplez kat kat elbisem,rugan ayakkabılarım , kumaş mendil içindeki bayram harçlıklarım? Hangi ara büyüdüm de kaybettim sizleri hangi ara gittiniz benden ve benimle beraber bayramlarımı da yalnız bıraktınız? 15 yıl oldu yalnız kalmaya başlayalı bayramlarımın öksüz kalışı , 7 yıl oldu bayram için telaşlanmayalı ve tam 1 yıl oldu bayramda yanına gelmek için çabalamayışım..
Gittiniz teker teker beni ve bayramlarımı öksüz bırakarak....
Bir bayram daha geldi çattı işte sizden gördüğüm öğrendiğim bayram hediyelerimi hazırladım çevremdeki birkaç kişi için ,yine bayram sabahı kahvaltısı hazırlayacağım , ve yine önce sizlerin bayramını kutlayacağım, sonrasında sizi benden alan ve adaletten söz eden tanrıya söyleneceğim, ve nihayetinde sıradanlaşacak gün ben yine sizi özleyeceğim,hayat normal akışına devam edecek, ben akşam bir konsere gideceğim ve dönüşüm bayramın ikinci gününe heyecan.. başka da birşey yok...
İyi bayramlar herkese , bayramda kutlayacak kimsesi olmayanlara, bayramda kendisini kutlamaya gelecek kimsesi olmayanlara, çocuklara ,büyüklere,herkese iyi bayramlar...bana mı ? bana her gün bayram......
megalomani
MEGALOMANLIK HERKESİN HAKKI AMA BUNU BAŞKALARINA BIRAKIN VE ORTALIKTA BAKIMSIZ BAKIMSIZ MİDEMİZİ BULANDIRAN HAL VE GÖRÜNTÜLERLE DOLAŞMAKTAN VAZGEÇİN.EVET NARSİZM KÖTÜ BİR HASTALIK KABUL EDİYORUM AMA KEŞKE HERKES NARSİST OLABİLECEK KADAR GÜZEL OLSA.
28 Eylül 2008 Pazar
BİRAZ DA HAYVANLAR ALEMİ
İndirim zamanı
Yaz bitiyor,okullar açılıyor, bayram geliyor derken hemen her yerde bir indirim dalgası. Kimi yerler önce etiketin üzerine bir miktar bindirip sonra indirse de genelde büyük mağazalarda sağlam bir indirim söz konusu.Diğer büyük şehirlerdeki Boyner`lerde durum ne bilemiyorum ama benim bulunduğum şehirdeki Boyner mağazalarında çok büyük indirimler avantajlar mevcut.Genelde Boyner`den pek alışveriş yapmam fakat bu sefer kendimi tutamadım 14 ile 19 lire arasında değişen erkek gömlekleri, hem de cotton bar,kiğılı markalarıyla..Aldım tabii hemen small`u bana, large , Steve Madden ayakkabılar 127 ile 280 arasında değişiyor ama corner olduğundan dolayı pek fazla modeli yoktu. Spor bölümünde ise ihtiyacı olanlar için gerçekten kaçırılmayacak fırsatlar sunmuşlar fitness aletlerindeki indirimleriyle.600 liraya çok fonksiyonlu bir koşu bandı vardı ki evimiz müsait olsa ben alacaktım . Fit olmak isteyenler için inanılmaz bir fırsattı gerçekten, aklım onda kaldı.Ne kadar fit olsak da kendimize dikkat etmeliyiz değil mi..Mağazaları gezerken eğer home bölümleri varsa asla oradan ayrılamıyorum insan istiyor ki dört beş tane evi olsun birini klasik döşesin ona göre akesuarlarla süslesin herşey şaşaalı olsun lüxü göstersin, bir evi olsun country tarzında döşensin bir renk cümbüşü, çiçekler alemi ,bir evi olsun oldukça sade ve spor döşenmiş olsun beyaz hükmetsin heryere., bir evi olsun ki kokoş mu kokoş... her ruh haline bir ev . ..Tanrım gerçekten çok fazla şey istemiyorum şimdiden teşekkürler..%3 gitse de kalan %9 la sanırım bunları gerçekleştirebilirim . seni seviyorum Tanrım..... Neyse ben dağıldum yine ne diyorduk evet boyner home da ayrı bir dünya. Çok şık bornozlar, vazolar bulabiliyosunuz ,onlarda da özellikle fotoğraf çerçevelerinde bir indirim söz konusuydu.Kendi çocuğum olmadığından genelde çocuk reyonlarıyla pek işim olmazdı ancak ablamın kızı için artık oralara da girer çıkar oldum. Özellikle seven hill`de çok güzel çok şık montlar, kabanlar mevcut.asymetry de bu sene çocuklar için çok güzel şeyler üretmiş.pembe pembe etekler, çiçekli bluzlar.. hepsi çok güzeldi insan böyle minik ve şirin şeyleri görünce almak istiyor.
Polo Garage..... Bu kış sezonuna kadar sanki herşeyi benim için üreten biryerdi. Ancak bu sezon maalesef içeride bir park brawo kokusu var ki sormayın Yani herşey çok anne modeli , herşey çok ev kadını modeli ve bugüne dek 40 bedene kadar calısırken sanki bu sene 40+ çalışmışlar gibi herşey kocaman ne denediysem içinde yüzdüm sanki.Ama yine de orada bizi herzaman güleryüzle karşılayanlara haksızlık etmeyeyim , yine beni oradan mutlu çıkarmak için elerinden geleni yaptılar yine pervane oldular ,en azından çalışanların güleryüzü ve samimiyeti için arada bir uğrayacağım belki yine 36 beden bişeyler bulabilirim.
Bu arada tüm yazlık ürünlerinde %70 e varan indirimler var ki gerçek indirimler bunlar. Yukarıda söz ettiğim gibi önce fiyata bir bindirme yapıp da sonra bindirilen fiyat üzerinden indirilmiş değiller.
Derimod.... İşte yukarıda söz ettiğim indirim anlayışında olan bir yer.Şu anda ne alırsanız 39 ile 59 lira arasında değişse de yaza girerken 179 liraya aldığım ayakkabıyı çok sevdiğim için ilk %30luk indirimlerinde bir tane daha olsun tertemiz bir kenarda dursun mantığıyla almak için mağazaya girdiğimde tüm ürünlerinde %30 olan indirim evet benim ayakkabımı da uygulanmıştı ama matematiğin hiçbir karesinde nasıl hesaplarsanız hesaplayın asla tutturamayacağınız bir %30luk indirimdi bu ayakkabım sadece 169.5 lira olmuştu özellikle satıcıya hepsindeki indirim oranının aynı olup oladığını sorduğumdaysa "evet hepsinde %30 " cevabını alınca koşarak çıktım mağazadan.Dİkkatli olmalıyız. İndirim sezonu beklerken yine aynı fiyatlara almamalıyız beklediğimiz ürünleri. İndirim konusunda ,ayakkabı markası olarak nine west`in üzerine tanımıyorum . Gerçekten hem çok şık modeller üretiyorlar hem sezonda da 159dan başlayan fiyatlarla piyasaya sunarken indirim zamanında eğer numaranızı bulabilirseniz aynı ayakkabıyı 69 liraya alabiliyorsunuz. Ve eğer benim gibi ayakkabı ve kıyafet düşkünü birisiyseniz , birlikte olduğunuz kişiye her an farklı görünmek istiyorsanız bazen kendinizi sıkıp indirim sezonunu beklerseniz bir yerine 3 çeşit ayakkabıyla çıkabilirsiniz mağazadan.Böylece bütçeniz de çok fazla sarsılmaz. Tanrı`m bana da bekleme sabrı versin lütfen çünkü bu yazıyı yayınlamadan önce yine 5M migros alışveriş merkezine gittim ve hotiç`te çok şık bir ayakkabı buldum . Numarası yoktu araştırıyorlar bulunca arayacaklar ve gördüm ki burdan ahkam kesmek kolaymış insan sözkonusu ayakkabı olunca kendini tutamıyormuş . Bu arada Hotiç her 200 liralık alışverişinize 50 lira hediye çeki veriyor.
Hepinize iyi pazarlar.
27 Eylül 2008 Cumartesi
27 eylül.. canıma...

Canım;
Yaşamımdaki önceliklerde ilk sırayı alan güzellik;
Varlığım,özlemim,canımın içi ,bana herkesten kalan en büyük en önemli en değerli mirasım benim.
Gün geçmiyor ki senin haklı olmadığın bir konu çıksın " al işte bunu bilemedi burada yanıldı" diyeyim.Nasıl bu kadar vakıf olabiliyorsun hemen her konuya.
İyi ki varsın ki, sayende gözüm açılıyor .Tanrı umarım burada da bana yardım eder de aramızdaki husumeti giderebilirim.Seni ne çok sevdiğimi biliyorsun , senin beni ne çok sevdiğini biliyorum peki neler oluyor bize ? Senin benden benim senden başka kimsem yok ki ne yapıyoruz böyle birbirimize neden araya böyle anlamsız ayrılıklar sokuyorsun ki ? Seni özledim , Benji`yi özledim ,sigara içmeme kızışını özledim.
Seni andım sabah, gece yatıyorlar ,gece rüyalarında birşey geliyor sabahına hemen telefona sarılıyorlar delirmişler bunlar allah akıl fikir versin deyişin geldi . Bu sadece bizimle ilgili konularda böyle olmuyormuş tecrübeyle sabitlendi, hayatım sen yine haklı çıktın. Nasıl olyor da insanları böyle iyi tanıyorsun sen.? Nasıl oluyor da her seferinde yanılıyorum ben ?
Seni özledim çok özledim .İlk göz ağrım benim. Doğumgünün kutlu olsun nice yıllara nice yaşlara sevdiklerinle beraber ...

SANA
Küçük çocuklar yapıp geceleri kendimden,
Seni öpsünler diye getiriyorum sana.
Bana, kucaklarında seni getiriyorlar;
Ben de sonra o seni getiriyorum sana.
KALAN
Bir şey kaldı gecelerden birinde
Senden.
Öncesinde bilinmemiş birşey,
Silinmez bir ses gibi giden..
Kelimelerden büyük, kelimelerin içinde,
Bir şey kaldı senden
Yaşamalar'ın arasında kaçamaklı.
Veriliş rengi başka, alınış rengi başka..
Söylemeye vakit kalmadan
Dudakların altına bırakılmış bir şey.
Karanlıkların tam ortasında bir kırmızı nokta..
Gözlerce pırıl pırıl, ellerce saklı.
Bir şey kaldı, bir denizin kıyısında senden,
Bakışlarla yüklü, söylemelerle sessiz..
Seninle dolu, seninle sensiz bir şey..
Arandıkça bulunmamış yıllar yılı,
Bulundukça aramaklı.
AŞK
Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır,bir üşütür,bir ağlatır,bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.
Akıl Gözü
Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep hep yeniden başlamak isterim.
ÖZDEMİR ASAF
23 Eylül 2008 Salı
Umut TAYDAŞ
"1976 yılında pek de fazla uğraştırmadan, bir güzel ailenin, bir yeni jenerasyonu'nun, ikinci akıncısı olarak doğmuşum. Şimdi bile yaşamak istediğim, ahşap bir evde, ahşap bir mahallede, ahşap arkadaşlarımla, gerçekten güzel geçti çocukluğum. Güzel hatırlamak istersen, güzel geçmiştir zaten. ilk ve orta öğrenimimi de geride çok güzel anılar bırakarak tamamladım. Pek de yoğun arkadaş çevreleri istemedim, dost seçtim, dost'la yetindim. Bu süre içinde iki tanesini tamamen yalnız olmak üzere bir kaç tane dergi çıkardım ve batırdım; eğlenceliydi... Yazdıklarımı herhangi bir yerde toplamadım, sadece kendi web sayfamda arada bir yazdıklarımdan parçalar yayınladım. Şimdi, bir şekilde vakit geçirerek dünya zamamınım dolmasını bekliyorum."
diyerek anlatıyor kendini .Şiirleri, anlatıları abartıdan uzak şiir sevmeyene şiiri sevdirir nitelikte. Kendisinin şiirleriyle tanışmam bundan on sene öncesindeydi beni "günah ekerim ömrüne" şiiriyle kalbimin orta yerinden vurmuştu.Ve hala da vurmaya devam ediyor. İşte ilk önce o şiir;
diyerek anlatıyor kendini .Şiirleri, anlatıları abartıdan uzak şiir sevmeyene şiiri sevdirir nitelikte. Kendisinin şiirleriyle tanışmam bundan on sene öncesindeydi beni "günah ekerim ömrüne" şiiriyle kalbimin orta yerinden vurmuştu.Ve hala da vurmaya devam ediyor. İşte ilk önce o şiir;
GÜNAH EKERİM ÖMRÜNE
"Mecburiyetine Boyun Eğen'e"
Uzaklaş;
Yoksa sana dokunurum,
Yoksa yasak tanımam,
Günahkâr olurum, günahım olursun,
Kaç, görme,
Görürsen hatırlama,
Hatırlarsan ağlama.
Gelme.
Yoksa sana dokunurum,
Dudaklarına konarım
Gözlerini esir alırım
Kölem olursun,
Gecelerce kölen olurum,
Didik didik ederim hayatını,
Benden başkasına yaşatmam seni,
Tarihini vururum, anılarını asarım,
Yüreğine saplarım kendimi
Bedeninde yatıya kalırım
Teninde beklerim geleceğimi
Yaklaşma;
Seni alırım,
Senin olurum,
Özgürlüğüm yoldaş olur yanına,
Sensiz düşüncelerim toprak olur,
Taparım sana, yatağına tapınak derim,
Yüzünde güneşler beklerim,
Gitmezsen sana dokunurum
Sahiplenirim seni,
Sana aşkı yaşatırım,
Daha küçük aşklara katlanamazsın,
Benimle ölürsün...
"Kavuşamayan iki dağdık, aramızda güneş vardı"
Umut TAYDAŞ
Şimdi de bugün okuduğum ve bir kez daha kendisine hayran olmama sebep olan şiir;
AKLIMI SANA ÇALDIRDIM
merhaba;
sürpriz ha ?
ümidimi kesmiştim,
dün de, ondan önceki gün de, daha önce de...
sesim yankılanıyor evde yine, bir insana çarpmıyor,
belli ki yoksun,
bugün de ewde yoksun,
son zamanlarda heyecanlar çok kısa sürüyor,
hezeyanlar etkiyor ömrüme, belki de sana,
çavuşbaşı'nın, ağıllar'ın yiğitliği war serde,
-yunus'un atının yelesinden tutmuşum,
sadece "iyi"liğime güvenip
boyumu aşkın köpeklerin arasından geçip,
şapkamın içine hedik doldurmuşum,
ne kepimi alabildi bu çağ,
ne götü kaptırdım,
seni selamlamak için açtığımda şapkamı,
aklımı sana çaldırdım-
yenilmemeyi de biliyorum,
birilerinin gönlü olsun diye yenilmeyi de,
hezeyanlar, titreyen parmaklarım,
bunları uyumadan da atlatırım,
yanına uzanıp konuşmak vardı,
ayakta da olur hiç farketmez,
oysa ki bugün de evde yoksun.
tüm bildiklerimi unuttum,
bütün bildiklerimi unuttum sana,
başka yerlerini başkaları aldı,
çamaşırlarımın beyazlığına annem şaşırdı,
dışarıya gömlek katlıyorum hatta,
kocaları işe gittikten sonra teyzelerin hallerini öğrendim,
alışveriş kültürünü, adabını öğrenmeme az kaldı,
ucuz diye aldığım mentollü şampuanın kafa derimi yakmasını saymazsak,
pek de yanlış tercihlerim olmadı,
bir de artislik yapıp üzerimde denemeden aldığım t-shirt var,
giysem, görsen büstiyer sanırsın, merak etme giymiyorum
ama saklıyorum yine de, ay çılgın mıyım neyim ?
bizim evde sürekli değiştirirdik lambaları,
bir senedir odada aynı lamba takılı, halen de aydınlatıyor,
bunu öğrendim,
bir gün baba olursam, çocuklarımız olursa, lambalar 3 ayda bir geçerse,
"evladım nasıl yapıyorsunuz ben anlamıyorum ki" demeye dayanağım var.
yemek yapmayı sevdiğimi öğrendim bu arada, söylemiş miydim ?
aşçılara gıpta ediyorum neredeyse,
bir salata yapıyorum, yiyemiyorum sonra,
tek başına olmuyor,
gelirsin diye dolaba koydum,
bugün de yoktun.
vaktim bol olduğu için değişik deneyler yapmaya fırsatım oluyor,
insanın karpuzlara benzediği doğru,
çok az şey yediğim halde, yatarak büyüdüm,
daha doğrusu bazı bölgelerimde büyüme oldu, uç verdim.
diş fırçamın üzerinde 7700 tane diş fırçası teli var,
yuvarlak hesap olması ne hoş değil mi ?
aynı markadan bulursam, karşılaştırmak istiyorum.
kusura bakma ama "ayaklarım kokmuyor" diye övünmenin çok yersiz olduğunu öğrendim bir de,
uzun süre yıkamazsan ve aynı çorabı giyersen kokuyorlar, hem de çok fena,
nerden baksan 3 aydır bağdaş kurup oturmadım, gerisini sen düşün,
emri vaki gibi oldu özür dilerim, "düşünebilirsen sevinirim",
düşünemezsen de çok önemli değil zaten, ben düşündüm, istersen yazarım.
bugün başıma çok komik bir olay geldi,
kimseye anlatmadım, yalnız sana sakladım,
oysa ki bugün de yoksun,
güldüğüm bir şeye hiç bu kadar üzülmemiştim.
.
..
...
bugün dünün yarını,
dün yazarken yarım kaldı, araya daha fazla ayrılık girdi,
biraz moralim bozuldu, biraz daha üzüldüm,
ne güzel konuşuyorduk oysa ki,
ama sen yoktun,
ben hep seninle konuşuyorum, bunu çok seviyorum aslında
ama sen hiç olmuyorsun,
bugün de moralim çok bozuk,
bak bocalıyorum, çok dayandım, gelmedin,
eve koştum, evdeyim,
yine yoktun
bugün gerçeği öğrendim
sen yoktun...
oysa böyle bitirmeyecekti ki bu;
üzgünüm,
araya ayrılık girdi...
19.04.01 - 01.:53Umut TAYDAŞ
written by:
elif kaşarcı
Etiketler:
aklımı sana çaldırdım,
günah ekerim ömrüne,
umut taydaş
zaman:
Salı, Eylül 23, 2008
0
yorum
AŞK
Aşk; Gözlerin içine içine bakar
Aşk; Yeniden yaşatır hayatı
Aşk; Bekler
Aşk; İncitir
Aşk; İncinir
Aşk; Bir andır
Aşk; Bir anıdır
Aşk; Gözü kördür
Aşk; İncedir
Aşk; Ölümsüzdür, ÖLDÜRÜR!!
Aşk; Zariftir
Aşk; İnce bellidir,keyfine doyum olmaz
Aşk; Sabreder
Aşk; Yosun kokusudur, okyanus kokar
Aşk; Bir yağmur damlasıdır
Aşk; Gözyaşıdır
Aşk; Kahkahadır
Aşk; Serbest bırakmaktır.
Aşk; Açgözlüdür
Aşk; Kıskançtır
Aşk; 7 günahı besler içinde
Aşk; Bir, gün doğumunda elinde kahveyle bekler elinde seni
Aşk; Bir akşamüzeri telefonun ucundadır
Aşk; Bekler
Aşk; YAKAR....
Ben aşkın ta kendisiyim!!!
22 Eylül 2008 Pazartesi
HAYYAM.

HAYYAM (Ebul Feth Ömer bin Ibrahim), Bu günkü İran sınırları içinde yaşamış Türk Şairi ve bilginidir (Nişapur 1044.ay.y 1123/1136). Hayatı, gençlik yılları kesinlikle bilinmiyor. Elde bulunan eserlerinden, hayatıyla ilgili olayları anlatan bazı kitaplardan, felsefe, matematik ve astronomi konularında çalıştığı, bu alanlarda düzenli bir öğrenim gördüğü anlaşılmaktadır. Hayyam ("Çadırcı") takma adını, atalarının çadırcılık yapmaları yüzünden aldığı söylenir. Ömer Hayyam, zamanında daha çok bilgin olarak ün kazandı. İran'ın, Selçuklular yönetiminde olduğu bir zamanda yetişen Hayyam, Horasan ülkesindeki büyük Şehirleri, Belh, Buhara ve Merv gibi bilim merkezlerini gezdi, bir ara Bağdat'a da gitti. Zamanının hükümdarlarından, özellikle selçuklu sultanı Melikşah ve Karahanlılardan Şemsülmülk'ten büyük yakınlık gördü. Saraylarında, meclislerinde bulundu. Residüddin'in "Cami-üt-Tevarih" adlı eserinde anlattığına göre Nizamülmülk ve Hasan Sabbah, Ömer Hayyam ile okul arkadaşlarıydılar.
O, şiirlerinde zamanın haksızlıklarını, softalıklarını, akıl almaz saçmalıklarinı; ince, alaylı, iğneleyici bir dille yerir. Dörtlüklerinin konusu aşk, şarap, dünya, insan hayatı, yaşama sevinci, içinde bulunduğumuz geçici dünyanın tadını çıkarma gibi insanla yoğun bir bağlantı içinde bulunan gerçek eylem ve davranışlardır. Şiirlerinde işlediği konulara, çokluk felsefe açısından bakar. Aşk, sevinç, hayatın tadını çıkarma, Hayyam'a göre vaz geçilmez insan duygularıdır, insan hayatının ana dokusu bunlarla örülüdür. Bazı dörtlüklerinde filozofça derin bir sezgi, açık ve seçik bir insan severlik duygusu, gösterişten, aşırılıktan uzak bir yaşama anlayışı görülür. Hayyam kendisinden sonra gelen pek çok şairi de etkilemiş, rubai alanında tek örnek olarak benimsenmiştir. Batı ülkelerinde adına bir çok dernek kurulmus, rubaileri bütün batı dillerine, bu arada birçok defa da Türkçeye, Rubaiyat-i Hayyam, Hayyam'in Rubaileri, Ömer Hayyam ve Rubaileri, Dörtlükler adı altında tercüme edilmiştir.
Hayyam, aynı zamanda dünya bilim tarihi için de önemli bir yerdedir. Dünyanın ilk rasathanesini kurmuştur. Günümüzde kullanılan Miladi ve Hicri Takvimlerden çok daha hassas olan Celali Takvimi'ni hazırlamıştır. Okullarda Pascal Üçgeni olarak öğretilen matematik kavramı aslında Ömer Hayyam tarafından oluşturulmuştur. Matematik, astroloji konularında dünyanın önde gelen en büyük bilim adamlarındandır. Birçok bilimsel çalışması olduğu bilinmektedir.
İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tespih, post, seccade güzel;
Ama Tanrı kanar mı bunlara?
.............................................................
İsyan edip karşında duracağım, neredesin?
Karanlığı, ışığa yoracagım, neredesin?
İbadete karşılık cenneti alacaksam
'Bağış mı ticaret mi' diye soracağım, neredesin?
....................................................................................
....................................................................................
written by:
elif kaşarcı
Etiketler:
hayyam,
rubailer,
tanrı
zaman:
Pazartesi, Eylül 22, 2008
0
yorum
21 Eylül 2008 Pazar
FOÇA`DA GEMİSİNİ KURTARAN KAPTAN
Herkes her istediğini yaparken insanlar istedikleri yerde istedikleri gibi at koştururken kendimin neden kısıtlandığını henüz anlayabilmiş değilim
İnsanlar saygı istiyorlar kendilerinin başkalarına asla göstermediklerini kendileri görmek istiyorlar, insanlar kendi çevresine saygı istiyorlar yine aynı şekilde aslında kendi gösterdikleri saygı da yok.
E peki ben neden bunca bencillik içinde bu kadar onlarcı davranıp "BEN"cil olamıyorum. İnsanlar "hep bana" diyorlar kimse karşısındakinin ne ruh halini ne duruşunu düşünmüyor. Gemisini kurtaran kaptan.!
Herkes dilediğini yapmakta serbest. Ben gözlerimi kapatıp kulaklarımı tıkayalı yıllar oldu.
19 Eylül 2008 Cuma
Konya -Mevlana. 07.09.2008
Bir tanıdığımızın gazına gelip oldukça maceralı bir yolculuktan sonra ulaştık mevlanaya.Giderken çok etkileneceğimizi düşünüyorduk.En azından ben son mevlevi şeyhinin torunlarından biri olarak çok etkileneceğimi düşünüyordum fakat gerek bakımsızlığından gerekse istediğimiz bilgilere ulaşabilmemiz için hiç bir açıklayıcı ne yazı, ne broşür olmayışından dolayı çevrede pek değil hiç bir etkilenme olmadan döndük. Oysa giderken beklentilerimiz Mevlana`nın yaşam felsefesiyle ilgili birşeyler bulabilmek , bildiklerimizden fazlasını ekleyerek dağarcığımıza, dönmekti yaşadığımız şehire ,ancak istanbul`un çeşitli camilerinde , türbelerinde görülebilecek olan çeşitli sarıklı tabutlar görüp döndük.
Şimdi o günden aklımızda kalan , 2.5 saat dağları aştıktan sonra trafiğe kapalı olduğunu öğrendiğimiz dağ yolu ve o muhteşem manzaralı boğaz.
Nice Yıllara.
Sensiz olsam da kutladım yine doğumgününü , özlemlerimi gönderdim,bugüne değin biriktirdiğim tüm sevgimle.Hiç gitmedin aslında benden.Ben hiç yok saymadım sensizliğimde seni. Seni çok seviyorum işte sensizliğimde kutladığım doğumgününe ait fotoğraflar.
Bana kalan sadece her an var olduğun zamanlar için şükretmek Tanrı`ya.
17 Eylül 2008 Çarşamba
CAN BABA`DAN GÜZEL BİR ÖĞÜT.

Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
Yarım saat erkene kurulsun saatin
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Pencereni aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin
Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin
Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine
Bak güzelim kahvaltının keyfine..
Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis,
Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin
Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse,aydınlık bir gün dile
Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,
Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla,
Ohhh şöyle bir hafifle
Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için alo de
Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık!
Yağmur varsa ıslan, ! güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa
Yürü,yürürken sağa sola bak, öylesine değil,görerek bak
Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen
yanağından makas al..
Sonra,şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, sen çok dar da iken kimler seni ferahlattı,hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?Nekadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara
Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..
Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak..
Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun..Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun..
Saklama tabakları, bardakları misafire
Sizden ala misafir mi var bu dünyada
Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil,
Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..
Gece evinde, dostların olsun
Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun..
Arkadaşım,hayat bu daha ne olsun?
Ama en önce ve illa ki sağlık!
CAN YÜCEL
16 Eylül 2008 Salı
5 Eylül 2008 Cuma
ÖZLEDİM
Özledim...Çok...
Bana günaydın demeni, uyanır uyanmaz sana seslenip saati sormayı,odamın kapısına gelip "hadi kalk, kahve yapıyorum" demeni.Seninle alışverişe çıkmayı, her istediğimi yapmanı, her isteğini yapmayı,karşında kahkahalar atmayı, hıçkıra hıçkıra ağlamayı ,seninle inatlaşmayı,sesini duymayı , beni merak etmeni, seni aramayı,sana sarılmayı,seninle sabaha dek balkonda oturmayı dertleşmeyi, churchile gitmeyi, Vural`ın yerinde benim kurstan dönüşümü beklemeni, incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerden dolayı kavgalarımızı, her kavgadan sonra bana kahve yapmanı ya da benim sana kendimi affettirmek için kahve yapmamı ,sana sarılmayı , o adını asla öğrenemediğim yumurtaya bulayıp kızartıp üzerine şerbet döktüğün kadayıf çeşidini yapmanı, "elif, saçların ne kadar güzel" diye o içten söylemlerini. çok özledim çok ...
Çok erken bitti ne yazık ki maceramız ,bu kadar erken olmamalıydı ellerimden akıp gidişin , bu kadar büyük bir özlemle beni başbaşa bırakmamalıydın .Ellerin elimde sen çekip giderken daha sıkı tutmalıydım belki de ellerini gideme diye . Yapamadım , gittin şimdi bana bir derin özlem kaldı bir de kulağımda sesin.Sen varlığınla da yokluğunla da hep yanımdasın biliyorum.Seni çok seviyorum.çok özledim.çok...
Şimdi uzaklardasın gönül hicranla doldu
"Hiç ayrılamam" derken,
Kavuşmak hayal oldu.
Bana günaydın demeni, uyanır uyanmaz sana seslenip saati sormayı,odamın kapısına gelip "hadi kalk, kahve yapıyorum" demeni.Seninle alışverişe çıkmayı, her istediğimi yapmanı, her isteğini yapmayı,karşında kahkahalar atmayı, hıçkıra hıçkıra ağlamayı ,seninle inatlaşmayı,sesini duymayı , beni merak etmeni, seni aramayı,sana sarılmayı,seninle sabaha dek balkonda oturmayı dertleşmeyi, churchile gitmeyi, Vural`ın yerinde benim kurstan dönüşümü beklemeni, incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerden dolayı kavgalarımızı, her kavgadan sonra bana kahve yapmanı ya da benim sana kendimi affettirmek için kahve yapmamı ,sana sarılmayı , o adını asla öğrenemediğim yumurtaya bulayıp kızartıp üzerine şerbet döktüğün kadayıf çeşidini yapmanı, "elif, saçların ne kadar güzel" diye o içten söylemlerini. çok özledim çok ...
Çok erken bitti ne yazık ki maceramız ,bu kadar erken olmamalıydı ellerimden akıp gidişin , bu kadar büyük bir özlemle beni başbaşa bırakmamalıydın .Ellerin elimde sen çekip giderken daha sıkı tutmalıydım belki de ellerini gideme diye . Yapamadım , gittin şimdi bana bir derin özlem kaldı bir de kulağımda sesin.Sen varlığınla da yokluğunla da hep yanımdasın biliyorum.Seni çok seviyorum.çok özledim.çok...
Şimdi uzaklardasın gönül hicranla doldu
"Hiç ayrılamam" derken,
Kavuşmak hayal oldu.
4 Eylül 2008 Perşembe
25 Ağustos 2008 Pazartesi
Ne aramıştınız?
sevgili ilker`;
yap dedin yaptım aradığın bişey olursa arasın şekerim ben sana yollarım öpüyorum canım edaya sevgiler. az kaldı jeepimle gelicem dağa bayıra vuracağız kendimizi , şimdilik jeeple idare edicez sonrasında rover geliyor önümüzdeki iki ay içinde gelecek yaz da teknedeyiz inşalllah .
yap dedin yaptım aradığın bişey olursa arasın şekerim ben sana yollarım öpüyorum canım edaya sevgiler. az kaldı jeepimle gelicem dağa bayıra vuracağız kendimizi , şimdilik jeeple idare edicez sonrasında rover geliyor önümüzdeki iki ay içinde gelecek yaz da teknedeyiz inşalllah .
15 Ağustos 2008 Cuma
BALIK BURCU
Duygusal yapıları her alanda kendisini gösterir. Sanata eğilimli bir burç oldukları için bir çok sanatçının balık özellikleri güçlüdür.Arkadaşlık duygularına çok fazla önem verdikleri için, yaşantılarında yapılan hataları affetmezler.
Sağa doğru uzayan sıraya girin. Ama lütfen hepiniz birden üşüşmeyin. Her erkeğe yetecek sayıda Balık Kadını bulunmayabilir. Ama bu, sırayı töreyi unutmanız için bir sebep değil ki! Sıranızı beklemek ve şansınızın yaver gitmesini dilemekten başka çareniz yok.� İşte, Balık Kızları�nın erkekleri ne derece etkilediklerini anlatan keyifli bir tanım. Astrolojiyi bir kenara bırakın. Zaten Balık Kadınının büyüleyici güzelliği dilden dile dolaşır. Onun da kuşkusuz olumsuz yanları vardır, ama ilk bakışta o, her erkeğin üniversite sıralarındaki aşkıdır. Şunu da kabul etmek zorundayız ki, bu kadının modern ve özgürlükçü olması, o dökme demir gibi görünüşüyle birleşince, Balık Kızının değerini büsbütün yükseltir. Kadınca gizemden yoksun bunca kadın, aşkların yolunu karartan bir bulut oluştururken, o, uslu, güzel, çaresiz Neptünlü yaratık, çevresine üşüşen erkekleri kocaman sopalarla geri püskürtmek zorunda kalabilir.Bütün bunların üstüne söylenecek tek kelime yok. Erkeğin üzerinde erkekliğini ortadan kaldıracak türden bir baskı yaratmayıp tersine bütün dişiliği ile erkeğin kendini güçlü hissetmesini sağlayan bir kadın karşısında hangi erkek kayıtsız kalabilir?.
Karşılaştığı tüm sertlikler karşısında yumuşaklığını korumayı başaran Zodyakta başka bir burç yok gibidir. Ve ona baktıkça ne kadar tasasız ve rahat olduğunu görüp siz de rahatlarsınız. Ancak, durum hiç de göründüğü gibi olmayabilir.
Aslında sizin gördüğünüz tam da anladığınız gibidir. Fakat, hiç de tasasız ve sıkıntısız bir hayatın içinde gelmemektedir. Yani siz onun nelerle mücadele etmek zorunda kalmış olduğunu anlayamazsınız. Daha doğrusu görüntüsüne bakarak anlamanız mümkün değil. Çünkü, o hiçbir zaman verdiği savaşın izlerini yüzünde taşımaz. Ve davranışlarıyla yansıtmaz. Ona baktığınız zaman yumuşacık huzur yayan bir sükunet içinde bulunduğunu görürsünüz. Tabii bu derece rahat bir görünüş de ancak, kaygısız bir hayatın yaratacağı sonuç olduğu için, onun dertleri olabileceği aklınızın ucundan bile geçmez.
Zaten dertleri ve üzüntüleri olan birinin böyle davranması da pek akıl alacak bir iş değildir. O yüzden de kimsenin bir Balık Kızına bakıp onu anlayabilmesi mümkün değildir.
Sağa doğru uzayan sıraya girin. Ama lütfen hepiniz birden üşüşmeyin. Her erkeğe yetecek sayıda Balık Kadını bulunmayabilir. Ama bu, sırayı töreyi unutmanız için bir sebep değil ki! Sıranızı beklemek ve şansınızın yaver gitmesini dilemekten başka çareniz yok.� İşte, Balık Kızları�nın erkekleri ne derece etkilediklerini anlatan keyifli bir tanım. Astrolojiyi bir kenara bırakın. Zaten Balık Kadınının büyüleyici güzelliği dilden dile dolaşır. Onun da kuşkusuz olumsuz yanları vardır, ama ilk bakışta o, her erkeğin üniversite sıralarındaki aşkıdır. Şunu da kabul etmek zorundayız ki, bu kadının modern ve özgürlükçü olması, o dökme demir gibi görünüşüyle birleşince, Balık Kızının değerini büsbütün yükseltir. Kadınca gizemden yoksun bunca kadın, aşkların yolunu karartan bir bulut oluştururken, o, uslu, güzel, çaresiz Neptünlü yaratık, çevresine üşüşen erkekleri kocaman sopalarla geri püskürtmek zorunda kalabilir.Bütün bunların üstüne söylenecek tek kelime yok. Erkeğin üzerinde erkekliğini ortadan kaldıracak türden bir baskı yaratmayıp tersine bütün dişiliği ile erkeğin kendini güçlü hissetmesini sağlayan bir kadın karşısında hangi erkek kayıtsız kalabilir?.
Karşılaştığı tüm sertlikler karşısında yumuşaklığını korumayı başaran Zodyakta başka bir burç yok gibidir. Ve ona baktıkça ne kadar tasasız ve rahat olduğunu görüp siz de rahatlarsınız. Ancak, durum hiç de göründüğü gibi olmayabilir.
Aslında sizin gördüğünüz tam da anladığınız gibidir. Fakat, hiç de tasasız ve sıkıntısız bir hayatın içinde gelmemektedir. Yani siz onun nelerle mücadele etmek zorunda kalmış olduğunu anlayamazsınız. Daha doğrusu görüntüsüne bakarak anlamanız mümkün değil. Çünkü, o hiçbir zaman verdiği savaşın izlerini yüzünde taşımaz. Ve davranışlarıyla yansıtmaz. Ona baktığınız zaman yumuşacık huzur yayan bir sükunet içinde bulunduğunu görürsünüz. Tabii bu derece rahat bir görünüş de ancak, kaygısız bir hayatın yaratacağı sonuç olduğu için, onun dertleri olabileceği aklınızın ucundan bile geçmez.
Zaten dertleri ve üzüntüleri olan birinin böyle davranması da pek akıl alacak bir iş değildir. O yüzden de kimsenin bir Balık Kızına bakıp onu anlayabilmesi mümkün değildir.
13 Ağustos 2008 Çarşamba
Bir pazar öğleden sonrası
written by:
elif kaşarcı
Etiketler:
antalya,
ekşili göleti
zaman:
Çarşamba, Ağustos 13, 2008
0
yorum
11 Ağustos 2008 Pazartesi
Çok sevmiştim seni, en büyük sevilerimden biriydi,n ne kadar geç idrak ettin sevgimi ve ne ben yazık ki tüm geç kalmışlığına karşın elini taşın altına koyup da ben de seni seviyorum diyemedin , ayıp ettin sevgime.
Beni bir ton kendini bilmezle karşı karşıya olmak zorunda bıraktın .sen gittin ama ben hala senden
bana miras kalan asla atıp satamayacağım bir sürü insanla yüzyüze ve ilişki içinde kaldım. Her zaman rahat, her zaman umursamazdın... işin tuhaf yanı ne biliyor musun çok fazla benzerlik gösterdiğimizi söylüyorlar..
Keşke okuyabilseydin, keşke sana yazdığım son mektupta daha çok anlatabilseydim içimdekileri,
keşke öldüğün gün kalkıp da görebilseydin sana nasıl da hakkımı helal etmediğimi ... o gün sen giderken seninle ve senden kalanlarla ilgili nasıl da nefret ektiğimi görmen gerekirdi. sanırım ölümdeki en büyük haksızlık öldükten sonra insanların senin hakkında neler söyledigini duyamamak. görmen gerekirdi oradakilerin timsah gözyaşlarını , benim tüm evgime tüm hüznüme karşın takındığım umursamaz tavrı, saçlarım fönlü kirpiklerim rimelliydi.. sen gidiyorsun diye kafama bir tülbent bağlayıp da kendimi yerden yere atacak değildim ya , zaten senin gibi bir salon erkeğinin kızı tarafından ugurlanması da öyle olmalıydı. ağlamadım hiç 2..5 yılda.
senden nefret ediyor olmam senden kalan ve sekize bölünen inanılmaz mirası yemeyeceğim anlamına gelmiyor sana buradan seslenmek şstedim sadece habrin olsun çatır çatır yiyiorum paralarını.
Beni bir ton kendini bilmezle karşı karşıya olmak zorunda bıraktın .sen gittin ama ben hala senden
bana miras kalan asla atıp satamayacağım bir sürü insanla yüzyüze ve ilişki içinde kaldım. Her zaman rahat, her zaman umursamazdın... işin tuhaf yanı ne biliyor musun çok fazla benzerlik gösterdiğimizi söylüyorlar..
Keşke okuyabilseydin, keşke sana yazdığım son mektupta daha çok anlatabilseydim içimdekileri,
keşke öldüğün gün kalkıp da görebilseydin sana nasıl da hakkımı helal etmediğimi ... o gün sen giderken seninle ve senden kalanlarla ilgili nasıl da nefret ektiğimi görmen gerekirdi. sanırım ölümdeki en büyük haksızlık öldükten sonra insanların senin hakkında neler söyledigini duyamamak. görmen gerekirdi oradakilerin timsah gözyaşlarını , benim tüm evgime tüm hüznüme karşın takındığım umursamaz tavrı, saçlarım fönlü kirpiklerim rimelliydi.. sen gidiyorsun diye kafama bir tülbent bağlayıp da kendimi yerden yere atacak değildim ya , zaten senin gibi bir salon erkeğinin kızı tarafından ugurlanması da öyle olmalıydı. ağlamadım hiç 2..5 yılda.
senden nefret ediyor olmam senden kalan ve sekize bölünen inanılmaz mirası yemeyeceğim anlamına gelmiyor sana buradan seslenmek şstedim sadece habrin olsun çatır çatır yiyiorum paralarını.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
gözleri aşka gülen taze söğüt dalıyım ,gel bana her gece sen gönlüne dolmalıyım
AŞK HER DAİM
adrasan`da bir denizkızı
adrasan
sevdanın ben hali
aşk
sevdanın ben hali
hep gülecek gözlerim,
hep sana
... !!!!
.....
kalbimdeki E
kalbindeki ben



ekşili göleti (antalya)